12 Mart 2013

İnce tespitler...

 Muziplik yapmadan edemediğim dönemlerim olur benim. Küçük yaşlarda büyüklere şirinlik yapıp istediğini yaptırma alışkanlığımdan kalmış olsa gerek :) Yine öyle bir dönemde yazdığım 'Deliler!' başlıklı yazıdan bölümler paylaşmak istiyorum bugün :)

 Düşünüyorum da...
Azaldık sanki he ? Nerede o eski deliler! (ramazanlar misali) :)
Sorularım çok, yanıtlarım onlardan daha çok ve seçenekli, ama bugünkü mevzum sadece sorular...

-> Yoldaki taşa şöyle bir gelişine vuruşunda alarm çaldığını hayal eden midir akıllı,yoksa o taşı fark etmeyen,varlığından haberdar dahi olmadan,eğlencesini bulamadan,onu bekleyen masasında yada başka bir yerde suratını asmaya giden mi?

->Sorunun yanıtını optiğe işaretlerken bulunduğu durumun ciddiyetinin bilinciyle bile, verdiği yanıttan şüphe duyarak,optiğin pişkin pişkin bakışlarla onla alay edeceğini düşünen midir görebilen,yoksa beş seçenekten hangisinin doğru olduğunu bilip, kurulu saat misali optiğin duygularını yok sayıp! haneyi karalayan mı?

->Etrafındakilerin canını alırcasına,ter döktürürcesine enerji patlamasını açığa döken midir çocuk olan? Yoksa,bir kaç cicili bicili hediyeden ibaret doğum gününden sonra çocuk musunlar ile tanışacağını ve atık her şey için çok geç olacağını bilemeyen ufaklar mı?

->Karşısındaki boş bakışlara hakaret etse, kelimelerine yazık olacak kişi midir kayıptaki? Yoksa, zaten farkında olmadığı yaşam mantığını,çözme çabası gütmek için bir fikri dahi olmayan mı?

  Görünüşte insana benzeyen fakat, geldiği yer belirsiz, insan hayatına adapte safhasındaki yaratıkların varlığına şahit olduğunda, mevcudiyetinin, bütün yaşamının bir kamera şakasından ibaret olduğunu düşünen bir ben değilim!

  Sizin oyununuza uymayanı, can sıkanı, şöyle derince bir yere gömüp, yüzeyde kalan kafasında sürrealist çalışmalarınızı gerçekleştirmeyi düşünmediniz mi hiç?
  
  Azaldık, ama tükenmedik;biliyorum... :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder