26 Mayıs 2013

Ama bunun yeri ayrı !

Halkla ilişkileri ve halkla ilişkiler dendiğinde akla gelen diğer sektörleri konu aldığım yayınlar paylaşmayı hedefleyerek başladım blog oluşturmaya. 
Çok geniş bir yelpaze olduğundan bazı yayınların blog ana fikrinden uzaklaştığını düşünebilirsiniz. Fakat bahsettiğim gibi ele alınan konu, bir çok farklı konuyla ilintili. 
Yayının konusuna gelecek olursam, anlatmak istediğim daha net olacak sanırım.

Bugün diğerlerinden ayrı olan, aramızda duygusal bağ olan fotoğraflarımı paylaşacağım :)
İlgilenenler bilir, bazen bir fotoğraf diğerlerinden çok ayrı olur. Bu diğerlerinden ayrı olan kareleriniz ne kadar çok olursa, fotoğraf sanatına ilginiz de buna paralel artar...
Değinmeden geçemeyeceğim bir konu da,fotoğraf konusunda biraz sancılı bir dönemde oluşumuz. Malum, 'sosyal medyada fotoğraf sizi çağırıyor!' sloganının, sokakta vücut bulmuş hallerine sık rastlıyoruz :) 
İşin ciddiyetine varamamış parmakların fotoğraf deryasına maruz kaldığımız için üzgün olduğumu belirtmeliyim.
Hemen belirteyim, fotoğraf konusunda kesinlikle iddialı değilim! :) Hele bahsettiğim manzaradan sonra ben anlamıyorum deyip susmayı tercih ediyorum! :)

Mevzuya dönersek, fotoğraf, grafik tasarım ve bu başlıklar altındaki diğer görsel çalışmalar, bir halkla ilişkiler uygulayıcısı için sermaye değerinde. Elinden gelmiyorsa dahi, işin ehlini bilmek, seçimi iyi yapmak şart.

Çok sevdiğim Sn.M.Kemal Sevgisunar Hocamın deyimiyle, 'Bir kumaşa dokunduğunda usta terzinin, kumaşın özelliklerini ve kalitesini anladığı gibi; siz de işin kalitesi için seçiminizi yapabilmeli, kaliteyi görebilmelisiniz.' 
Bu farkındalığa varabilme umudu ile... :)


Tanıdık mı geliyor? :)
Evet, blog sayfamın fotoğrafı. 
Bir Sultan Ahmet Hatırası :)







Fotoğraf bahis olmuşken fonda Birsen Tezer'in bu yorumuyla,


Ustanın İstanbul Color albümün keyfi çıkarılmalı! :)


Sevgiler :)

25 Mayıs 2013

Staj değil, eziyet !

Hiç de haksızlık ettiğimi sanmıyorum, meslek öğrenme amacıyla 'zorunlu' hale getirilen staja 'eziyet' diyerek.
Üniversiteye ve bölüme göre değişen staj yönergesinde staj dönemleri; bazen bir, bazen iki, bazen üç yıl boyunca sürebiliyor. Hele kurum konusunda seçici davranılıyorsa o dönemler büyük ölçüde kalıcı izler bırakarak sona eriyor.Ve bu izler hiç de hatırlanası değil!



İşi bilenin yanında gerçekten öğrenmek isteyen için öncelikle kurum bulması çok güç. Çünkü genellikle kurumlar, stajyeri -kaba tabirle- getir/götürcü olarak gördüğünden ne stajı yapan için bir fayda sağlanıyor ne de kurum için...
Öğrenciye itimat duyulmadığından olsa gerek temkinli yaklaşılıyor iş verilirken. Tamam, bunu anlayabilirim. Sonuçta yeni yeni bir şeyler öğrenen ya da yeni öğrenmiş bir çalışana mühim görevler verilmesi ilk etapta mümkün olmayabilir ama yapılan işi stajyerden esirgemek de nesi! Çoğu kez şahit olduğum, bazen de duyduklarımın neticesinde bu kadar net konuşabiliyorum.

Genellikle çaycı, iyi ihtimalle fotokopici görevi alan stajyer, (bölümü fark etmez!) bu tepki karşısında ya stajı kağıt üzerinde yapıp devamlılık göstermiyor ya da yol gözleyen sevdalı gibi gün saymakla meşgul oluyor.


Tabi ki stajı zaman kaybı gören ve bir şeyler öğrenme heveslisi olmayan öğrenci tiplerini yok sayarak söylüyorum. Ki bu konuya girersem stajyerlerin değil, kurumların çaresiz haykırışlarını yazmam gerekecek :)
Son iki yılın bahar dönemlerini staj yeri aramakla geçirdiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Ama ancak söylerken 'rahatlık' kelimesi geçerli olabilir, zira bu durumu yaşarken hiç de rahat olamıyorum!
Staj sürem boyunca bir şeyler öğrenebilmek adına kurumlarla, yüz yüze- telefonla ya da diğer iletişim araçlarıyla yaptığım görüşmelerim, ömrümden bir mevsimi aldı desem çok da abartmış olmam. (Az abartmış olabilirim)
Halkla ilişkiler alanında profesyonel çalışmalara başladığımda ilk önce kurum-stajyer arasındaki ilişkiye el atmam gerekecek sanırım, mevzu bu kadar büyüdükten sonra! :)

24 Mayıs 2013

Natural Age! -2 :)

1.5.2013 tarihli yayında genel hatlarıyla bahsettiğim halkla ilişkiler kampanyamız, NATURAL AGE 'in sunumundan sonra yarım kalan kısmına değineceğimi söylemiştim. 

Öncelikle bir not düşmek istiyorum ki, meslek etiğine aykırı tavır sergilemeyelim. 
Seçtiğimiz konu, yani ürün tanıtım kampanyası, halkla ilişkiler uygulamaları sınırından taşıp reklam kampanyası kapsamına girmekte.
Konu seçiminde esnek davrandığımız için ürün tanıtımının eğlenceli olacağını düşünüp bu doğrultuda seçim yaptık.


Evet, sunumumuz yapıldı ve sunuma kadar yeni çalışmalar, görseller tasarlandı.
Belirlenen hedef kitleye hangi yolla erişebileceğimizi düşünüp elimizdeki sonuca paralel iletişim araçları kullandık.
Hedef kitle analizi sonucunda kitleye gazete ilanıyla ulaşmanın mümkün olduğunu gördük ve bir basın ilanı tasarladık,


Kampanyanın görsel ögeleri ürün kutularımız ve cümleleri pekiştirici görseller oldu...



Broşür tasarımlarına özen göstererek marka kimliğini yansıtan, N&A ürünlerinin diğer bakım ürünlerinden farkını ortaya çıkaran noktalara yoğunlaştık...



İki ayrı broşürümüzün iç kısımları...


Vasıfsız bakım ürünleri markalarının hedef kitleye verdiği güvensizliğin önüne geçebilmek, ön yargıyı ortadan kaldırabilmek adına, broşürlerde özellikle sertifika ve onaylara yer vererek seçkin ürün profili oluşturuldu.

Hedef kitlenin yoğun katılımının sağlanacağı tanıtım günleri organizasyonu için uygulama takvimleri,uygulama şemaları üzerinde çalıştık.

Tamamen amatör çalışmalarımıza birini daha ekleyip tanıtım filmimiz eksik olmasın diyerek,bir de film çalışması yaptık :)





Etkinlik stratejilerimiz ve iletişim stratejilerimiz göz önünde bulundurularak görüşmeler yapılıp bütçe 316.600 TL olarak belirlendi.
Bütçenin de belirlenmesiyle kampanyamız sonuçlandı ve bu durum, sona yaklaştığımızın resmi oldu. 
Mezuniyetimize bir aydan az kalmışken emeklerini ödeyemeyeceğim hocalarıma,

Kampanya çalışmalarımızı birlikte yürüttüğüm grup arkadaşlarım Habibe AYDIN ve Yücel UYANIK'a 
teşekkürlerimle... :)
Pırasa değil! 
PR asa ! ;)


5 Mayıs 2013

Sosyal Sorumluluk PRojeleri Can'dır!


Halkla ilişkilerde yine önemli bir konu, sosyal sorumluluk projeleri...

Halkla ilişkiler, kurumla kitlelerin,kitlelerle kurumların ilişkilerinin iyi olması, karşılıklı farkındalığın sağlanması, gerek ekonomik gerek sosyal sebeplerle iyi ilişkide bulunulması adına yürütülen faaliyetleri kapsıyor.

Kuruluşlarda halkla ilişkiler, işletme ile hedef kitlenin birbirlerini dinleyip 
anlamaları ve beklentilerine cevap verme ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Bu noktada karşılıklı ilişki yönetiminin verimliliği, sosyal sorumluluk bilinciyle sağlanıyor. 
Kurum kaynaklarının kurum-kitle yararına olabilecek şekilde düzenlenmesi, toplum zararına olacak adımlardan kaçınılması durumlarıyla da ifade edilebilen sosyal sorumluluk, karşılıklı yarar sağlaması sebebiyle kurumların sıkça baş vurduğu halkla ilişkiler uygulamalarıdır.

Halkla ilişkiler çalışmaları sonucunda kitleler, kurumların
hizmetlerinin ve kendilerine sağlayacaklarının farkına varacak; kurumların
sağladığı mal ve hizmetlerini ya da hisse senetlerini satın alarak onları 
destekleyecektir. 
Bu konuya örnek olarak gösterilebilecek projelerin 'in' lerinden , Doğan Holding'in BABA BENİ OKULA GÖNDER! Projesi...


Ayrıntılı bilgi edinebilmek için;

Proje konusu itibarı ile çok ilgi görmüş olmasının yanında görselleri ve reklam kampanyalarıyla da oldukça etki yarattı...




Projede görsellerin yanı sıra kısa ve net mesaj içerikli reklam filmlerinde ünlüleri kullanarak büyük başarıya ulaşıldı...








1 Mayıs 2013

Natural Age! :)

   Hiç onaylamadığım bir şeyi yaptım ve blog yayınlarını yavaşlattım. 
Vizeler, projeler, kampanyalar derken ve bir de araya kısa bir tatil girmişken maalesef ki yeni paylaşımda bulunamadım. 
Tabi tarayıcımda sık sık şahit olduğum,  'Sunucuya ulaşılamadı, hiçbir veri yok,internet gelmemekte kararlı vb.' durumlar da en birinci sebeplerden...

Neyse ki sınavları atlattık, sırada ikisi kampanya olmak üzere dört sunum olsa da, azı gitti çoğu kaldı diyelim :)
Halkla ilişkiler kampanyaları dersi kapsamında uygulamaya geçtiğimiz kampanyamızdan söz etmek istiyorum bu yayında.
Malum, teoride kalmayan bir ders. Bu yüzden de pratiğe geçiş aşamasında tecrübesiz olmamak adına hocalarımız tarafından ödevlendirildik ve halkla ilişkiler kampanyalarımızı başlatmak üzere çalışmalarımıza hız verdik.
Öncelikle halkla ilişkiler kampanyalarının gidişatının nasıl olduğu konusunda fikir edinmek adına kampanya sürecini özet geçmek istiyorum.

Araştırma
Planlama
Uygulama
Değerlendirme

Şeklinde başlıklandırılabilen aşamalar, kendi içlerinde de başlıklara ayrılıyor. Bu aşamalara sadık kalındığı sürece yaratıcılığın beraberinde farklı bakış açıları geliştirilerek kampanyalardan olumlu sonuçlar alınıyor.

Halkla ilişkiler kampanyaları dersinin bir bölümünü teorik olarak tamamladıktan sonra gördüklerimizi uygulama aşamasına varabildik. İletişim sektörü bazında yayın yapan internet sitelerinden ya da dergilerden gördüğümüz örneklerle zenginleştirmeye çalıştığımız kampanyamız, sunuma hazırlanıyor...

Sorun olarak ele aldığımız konu, insan sağlığını büyük tehlikeyle karşı karşıya bırakan kimyasal içerikli bakım(!) ürünlerine karşı geliştirilen bir marka tanıtımı.
O bir marka! :)
'NATURAL AGE' Doğal Bakım Ürünleri

Öncelikle sorunu net bir şekilde açıklayarak çözüme varmamızı kolaylaştırdık. Beraberinde çözüme varmak adına engin araştırmalar, görüşmeler yaptık. Kim olduğumuzu, kimlere hitap ettiğimizi belirleyerek mesajlarımızı netleştirdik ve belirlediğimiz kitlenin görüşlerini analiz için anket çalışmaları düzenledik.


Görsel çalışmalarda ilk önce NATURAL AGE bakım ürünleri 
tanıtım kampanyasını yürüten ajansımızın kimliğini oluşturduk.






Ajans kimliğinden sonra oluşturduğumuz marka kimliğimizle paralel renklerimizi belirledik. Etkinlik stratejilerimizi, duyurmak adına billboard afişleri ve broşürler düzenledik...




























Marka tanıtımı için sosyal ağlardan faydalanarak ürün tanıtımının yapıldığı,ürünler hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşılabilen, yeniliklerden haberdar olunabilecek bir ortam oluşturduk.

 Uygulama ve değerlendirme aşamaları konusunda yazabilmem için, kampanya sürecimizin sonlanması gerekecek :) 
Bu yüzden biraz zamana ihtiyacımız var...